13 Şubat 2009 Cuma

Yusufcuk

Üç haftalık tatil dönüşü anahtarını kilide soktu ve çevirdi. İçerideki nemli hava burnuna çarptı; rahatsız oldu. Valizi içeri aldı ve kapıyı kapattı. Salona geçip üstünü çıkardı. Pencereyi açtı. Banyoya yöneldi elini yüzünü yıkamak için. Birden korkuyla çığlık attı. Kalakaldı önce. Sonra hemen telefona koştu.
“Alo. Urfalım kebapçısı mı?”
“Evet abla.”
“Bana hemen iki lahmacun gönderebilir misin acele tarafından?”
“İki yetecek mi abla?”
“Yeter yeter. Biri bana biri yusufcuğa”
“Tabii abla. Oğlunuz mu?”
“...”
“Abla adresi alayım.”

***

Zil çaldı. Kapıya koştu. Kabak kafalı küçük bir oğlan. Kebapçının çırağı olmalı. Çocuk elindeki poşeti uzattı.
“Abla lahmacunlar.”
“İçeri gelsene sen biraz.”
“Hayrola abla.”
“Senden birşey isteyeceğim.”
“Ne ki?”
“Banyoda yusufçuk var.”
“Oğlunuz mu?”
“Ne oğlu be! Bir patronun bir sen. Sen hiç yusufçuk görmedin mi?”
“Görmedim abla.”
“Küçük yeşil dört kanatlı kocaman bir böcek. Orada banyoda. Uçup duruyor. Onu öldürebilir misin benim için?”
“Yok abla. Öldüremem.”
“Neden?”
“Çok günah abla!”

© Emin Akçaoğlu

Ecel

“Aaaaa! Çabuk gel banyoda bir örümcek var!”
“Örümcek mi? Niye bağırıyorsun peki?”
“Anlamıyor musun: Banyoda bir örümcek var diyorum sana.”
“Peki anladık: ‘Banyoda bir örümcek var.’ Ne yapmamı istiyorsun benden?”
“Tabii ki onu öldürmeni.”
“Neden peki?”
“Dalga mı geçiyorsun benle? Neden isteyebilirim ki örümceği öldürmeni? Ya bizi ısırırsa?”
“Dur bir bakayım; ısıracak bir örümceğe benziyor mu? Yoook canııım. Baksana tartının yanına ağ yapmış. Sen uzunca süredir tartılmadın mı kuzum?”
“Bana bak, dalga mı geçiyorsun sen benle?”
“Yok hayatım. ‘Tartı uzun süredir kullanılmamış olmalı ki örümcek yanına ağ yapabilmiş’ diyordum.”
“Yeter sus artık. Sen öldürecek misin yoksa öldürmeyecek misin bu böceği?”
“Şeyyy... Dokunmasam şimdi. Zaten bunlar fazla uzun yaşamazlar. Belki yaşlıdır, hastadır falan. Belki yarın sabaha kadar ecelinden ölür.”

© Emin Akçaoğlu